
İran’ın başkenti Tahran, içme suyu kaynaklarının hızla tükenmesi tehdidiyle karşı karşıya. Başkent su idaresi müdürü Behzad Parsa, Emir Kebir Barajı’nda sadece 14 milyon metreküp su kaldığını ve bu miktarın iki hafta içinde tükenebileceğini açıkladı. Bu durum, İran’ın su krizi sorununu bir kez daha gündeme getirdi.

İran, son yılların en kötü kuraklıklarından biriyle mücadele ediyor. Tahran’da yerel yetkililer, yağış miktarının “yüzyıldır görülmemiş seviyelerde az” olduğunu belirtti. Bu durum, sadece içme suyu tedarikini değil, aynı zamanda enerji üretimini de olumsuz etkiliyor. Barajlardaki su seviyeleri tarihin en düşük düzeyinde, ve elektrik kesintileri sıradan hale geldi.
Tahran’da yaşayanlar, su kesintileri ve düşük su basıncı nedeniyle zorluklar yaşıyor. Bir Tahran sakini, “Su kesintileri ve su basıncındaki büyük düşüş yüzünden apartmanlar ya çok kısa sürede susuz kalıyor ya da hiç su alamıyor” dedi. Bu durum, halkın öfkesini de körüklüyor.
İran genelinde su kıtlığı ve elektrik kesintileri, hayatın düzenini bozmuş durumda. Beş yıl üst üste kurak geçen mevsimlerin ve rekor sıcaklıkların ardından Tahran’ın muslukları artık tamamen kuruma noktasına geliyor. Yetkililer, su tüketiminde ciddi bir azalma olmazsa, birkaç hafta içinde başkentin bazı bölgelerinde “Sıfırıncı Gün” yaşanabileceği uyarısında bulunuyor.
“Sıfırıncı Gün”, hanelerdeki muslukların dönüşümlü olarak kapatılıp suyun tankerlerle veya kent musluklarından dağıtılması anlamına geliyor. Bu durum, daha varlıklı ailelerin çatılara su deposu kurmasına neden olurken, yoksul haneler bu imkâna sahip olamayacak.
İran’da su krizi, bir “su iflası” olarak tanımlanıyor. Bu durum, sistemin aşırı tüketilmesi sonucu hasarın tamamen geri döndürülemez hale gelmesi anlamına geliyor. Birleşmiş Milletler Üniversitesi Su, Çevre ve Sağlık Enstitüsü Direktörü Prof. Kaveh Madani, “Bu sadece bir su krizi değil, bir ‘su iflası’. Hasarın artık tamamen telafi edilemediği ve mevcut önlemlerin yetersiz kaldığı bir durum” diyor.
İran’ın su krizi, diğer ülkeler için de ciddi bir uyarı niteliğinde. Dünyanın artık insan kaynaklı bir kuraklık çağının içine girdiğini söyleyen Birleşmiş Milletler Çölleşmeyle Mücadele Sözleşmesi’nden Daniel Tsegai, İran’ın bu konuda bölgede yalnız olmadığını belirtiyor. Batı Asya genelinde çok yıllı kuraklıklar, gıda güvenliğini, istikrarı ve insan haklarını tehdit ediyor.
Çözüm yolları mevcut, ancak su, enerji ve arazi politikalarında acil ve eşgüdümlü adımlar atılması gerekiyor. İran, suyun yeniden kullanımı, damla sulama ve altyapı iyileştirmeleriyle ulusal su tüketimini yılda 45 milyar metreküp azaltmayı taahhüt etti. Ancak bu iddialı hedefler, uluslararası yaptırımlar, bürokrasi ve yatırım eksikliği nedeniyle yavaş ilerliyor.
İran’ın su krizi, küresel bir sorun haline gelmiş durumda. Bu krizi çözmek için uluslararası işbirliği ve acil önlemler alınması gerekiyor. Aksi takdirde, Tahran’daki musluklar en sıcak aylarda akmaya devam edip etmeyeceğini belirleyecek.